top of page

11 Nisan: Şükrün gücü

  • Yazarın fotoğrafı: Ersan Kaan Erçelik
    Ersan Kaan Erçelik
  • 11 Nis 2019
  • 3 dakikada okunur

"Cehenneme giden yol, iyi niyet taşları ile döşelidir." diye bir söz var. Google'a bakarsanız Hz. Ömer'den Dante'ye, Karl Marx'a kadar herkese yakıştırılmış bir söz.

Hayatlarımızda düşük frekanslı, ne istediğini bilmeyen, çoğu zaman içsel bariyerlerinin ve dirençlerinin farkında olmayan insanlar var. Kimi zaman biz onlardan biriyiz. Kişi eğer kendinde bunu fark ederse, önce kabule geçmeli, ardından sevgiyle bu durumu terk etmeli, vedalaşmalıdır. Terk etmek için de arzu ederse, ihtiyaç duyarsa bir takım rutinler, uygulamalar kullanmalı.

Düşük frekanslı insanlardan uzaklaşmak bir çözüm müdür? Bu bana kalırsa kişinin huzurunu, iç dünyasının bütünlüğünü, dengesini ve duruşunu koruması için bir çözüm olabilir. Lâkin kimi zaman eş-dost, akraba çevresinden olana insanlar olduğunda, uzaklaşma imkânı mümkün görünmüyorsa ya da kişinin başka nedenleri varsa, kendini korumak adına bu tür düşük frekanslı kişilerle olabildiğince az konuşmak ve önemli, temel, vicdani-dini-siyasi konulara girmemek, bu insanlarla tartışmamak önemlidir.

Bu tür insanlarla ilişkiyi koparıp koparmamak, gerçekten de bir sınavdır. İnsanlarla tartıştığınız için kendinizi yalnızlığa mahkum etmezseniz ama şükür kaynaklarından birinden olabilirsiniz. Hayatta dualite yani ikilik, esastır. Denge önemlidir. Bazı insanlar mutsuz olmak için doğmuş, tatminsizlik için yemin etmiş gibiyse, bu onların bu yaşamdaki kendi sınavlarıdır. Bizim onlara ancak şifa iyi niyetinde bulunmak düşebilir. Akrablarla ilişkiyi koparmak ya da virüslü, sürekli başkalarını ya da hayatı suçlayan, şikayet eden, hayatında şükrün hemen hemen hiç olmadığı stresli insanlarla gireceğiniz diyaloglara, konulara dikkat ederek, kendinizi koruyabilirsiniz.

Bir insan iyileşmek istemiyorsa, hiç bir doktor, rehber, dua, tedavi ona yardımcı olamaz. Kimi insanlar yaralarından, hastalıktan, stresten, öfkenden vahşice beslenirler. Egoları tartışmaya girerek kazanmak, haklı olmak, haklı çıkmak arzusuyla doludur. Hastalıklı zihinler, hayatta sürekli hata ve eksik arayarak, bunun hıncını, öfkesini, hüznünü sizden, en yakınlarından çıkarmak isteyebilirler. Aslında cezalandırdıkları, onaylamadıkları, onaylanmak-sevilmek-kabul edilmek için kıvrandıkları kendileridir. Bu tür tatmin duygularını dış dünyada aradıkları içindir ki, bir türlü mutlu, doyumlu, şükürde hissedemezler.

İsteğin, arzunun, beklentinin maddi-manevisi olur mu? Kişi maddi olan beklentisini belki maneviyatı, maneviyat için arzusunu, susuzluğunu maddiyat için ya da bunlara çevirmek için istiyor olabilir. Burada önemli olan"istemek", arzu, muhtaç olduğunu düşünmek ya da bunun böyle olduğunu kabul etmeden (ego kabul etmek istemez) yola devam etmektir.

İyi niyet, her zaman iyi sonuç getirmez. Önemli olan iyi niyet tohumlarını, koruyarak-kollayarak, dikkatli ve farkında olarak, özenli davranarak ve her gün sulayarak hareket etmektir. Varoluşta arz-talep dengesi vardır. Sizi arayıp sormayan bir insandan sizi aramasını, sormasını beklemek, sizi muhtaç duruma sokar. Siz elini avucunu açmış, bu konuda ilgi-sevgi talep eder hale gelirsiniz. Herkes hak ettiği, verdiği, almak istediği ya da almaya açık olduğu kadar, yardımcı olabilirsiniz. Aynı şekilde size de ancak bu şekilde yardımcı olunabilir.

Esas zenginlik dış dünyadan, bu maya ve yanılsamadan bir şeyler beklemektir. Dünya nimetleri olarak sunulan zenginlik, maddiyat, konfor belki bir süre rahat geçinmenizi, yaşam sürdürmenizi sağlar ama dünyada başarılı olma arzusu kişiyi yutar, yakıp yıkar ve içerideki susuzluk o kadar artar. İyi kadar kötü, ışık kadar karanlık, tatminsizlik kadar şükür de lazımdır ki, siz şükrün, iyi niyetin, ışığın değerini bilesiniz, anlamını kavrayasınız. Ta ki ikisinin de ötesine, dualiteyi yani ikiliği aşana dek.

En farkında, en bahtiyar, en tatmin haldeki insan en az şeye ihtiyaç duyandır. Yani doyumu bir rüya-kabus olan dışarıda değil, hakikati içeride arayıp onu kavrayan, kendi nefsine hakim olandır.

Zihinsel arınma, meditasyon, sessizlik, farkındalık, sadece pasif izleme olmadıkça beden; bedenle arınma, -bir hobi, uğraş, spor, egzersiz, yoga ya da diğer bedensel rutin ve aktiviteler- olmadıkça da zihin arınmaz.

Hayatın dengesine şükredenler, dengede kalırlar.

Şifa olsun.

Ersan Erçelik

Şükretmek- Şifa Sanatları

Son Paylaşılanlar
Etiket Bulutu

Zen Meditasyon Zazen Aşk Şiir Bilgelik Poetika Zen Budizm Japonya Koan 

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page