1 Nisan: Maddenin ötesindeki zihin
- Ersan Kaan Erçelik
- 1 Nis 2019
- 1 dakikada okunur
Normalde beden ve zihin birbirlerinden bağımsız hareket eden iki ayrı sistem olarak değerlendirilir. Bedeni besler ve sular, egzersiz amacıyla yürüyüşe çıkarır ve algısal becerilerinin tadını çıkarırız. Aynı şekilde zihnimizi de düşünceler, fikirler ve kavramlarla besler, entelektüel arayışlarla egzersiz yaptırır, çeşitli yöntemlerle eğlendiririz.
Zihinle beden arasındaki basit bağlantıları, örneğin kendimizi gergin ya da sinirli hissettiğimizde kaşınmaya başladığımızı ya da midemizin bulandığını, egzersiz yaptığımızda duygusal olarak rahatladığımızı biliriz. Ancak daha karmaşık duygular ya da hastalıklar söz konusu olduğunda, nedense bu bağlantının ne kadar önemli olduğunu aklımıza getirmeyiz. Hastalıkların gayet bariz fiziksel nedenleri varken, zihnin durumunun bununla bağlantısı yoktur ki... Duygular sinirlerimizi etkiler, ama bunun gerçek hastalıklarla ne ilgisi olabilir ki?.. Geoffrey Cowley, Newsweek dergisinde şunları yazmıştı:
İnsanlar utandıklarında yüzlerinin kızarmasına, korktuklarında kalplerinin hızla atmasına, kötü bir haber aldıklarında tüm sistemlerinin bir süreliğine iptal olmasına şaşırmıyor. Yalnızlık ve üzüntü gibi zihinsel kavramların da bedenleri üzerinde etkileri olduğunu kabullenmeye hâlâ yanaşmıyor.
Son on yıl içerisinde zihin ve bedenin birbirlerini nasıl etkilediğini gösteren, duygusal ve psikolojik durumun bedenin, özellikle de bağışıklık sisteminin kimyasal yapısını değiştirdiğini kanıtlayan çok sayıda araştırma yapıldı. Bu yeni araştırma dalına psikonöroimmünoloji (PNI) adı veriliyor. Psikolojik/duygusal durumlar, bağışıklık sistemini etkilediği gibi, bedenin dolaşım, sindirim, sinir sistemi gibi diğer kısımlarını, dolayısıyla genel sağlık durumunu da etkiler.
Zihin Gücüyle İyileşme, Debbie Shapiro
