Gerçeğin maskeleri
- Ersan Kaan Erçelik
- 11 Oca 2019
- 1 dakikada okunur
Sözler, sözcükler gerçeğin kendisi değildir. Çoğu zaman gerçeğin maskeleridir. İnsanı hayret makamından alıp, zihninizin her şeyi sınıflandırıp rahat ettiği yere taşır.
İnsan sözcüklere gereksiz yere tutunduğunda, özü, yani adlandırılmamış hakikati gözden kaçırmaya başlar. Sırf bir nesnenin, olayın, duygunun adını biliyor diye, onu gerçekte olduğu gibi duymamaya, koklamamaya, görmemeye, anlayamamaya başlar. İnsan ister elinde bir kalem tutsun, ister bir elma, ister bir akıllı telefon, onu bir kere görmekle bildiğinizi sanmaya başlar.
Şair, her ânı yeniden keşfettiği gibi, kendisini de keşfeden insandır. Her şeyi ilk defa görerek yaşar gibidir, çünkü ilk defa gören insan farkında olur.
İnsan hayatı için bir amaç, bir hedef belirlediğinde, ânı ıskalamaya başlar. Artık tüm odağı gelecektedir. İşi gücü gün boyu yetiştirilmesi gerekenlerle, stresle dolu olur. Atalarımız doğada yaşarken, sürekli göç ederken, son derece uyanık ve farkındaydılar. En ufak bir hata, uykuda olma hali hayatlarına neden olabilirdi.
İster evde ister iş yerinde olsun, insan kendini kapattığı dört duvar arasında, konfor alanında hakikaten yaşamayı bırakmıştır. Sözde güvenliğinin büyük bir bedeli vardır, o da yaşantısı.
İnsan, yaşantısı gibi, sözcükleri de, anlamlarını bile unutarak, onların içini boşaltarak, ezbere tüketmeye başlar. Kendini bu sözcüklerle ve onların sınırlı anlamlarıyla kısıtlar, kendinize bakışı donuklaşarak sakatlanır. Ciddi ve ağırbaşlı oya da esprili ve zeki olduğunu düşünür... Aslında hiçbiri tam anlamıyla o insan değildir, bunlar insanın yaşadığı duygu ve durumlardır.
İnsan sözcüklere tutundukça, dilin kusurlu olduğunu unutur.
Şair ise, hakikate ulaşmak, hakikatle el ele yürümek için şiirle sessizliğe döner.
Yalnızca sessizlik tarafından ele geçirilenlerin kanatları vardır.
Dionysos Sayıklamaları, Poetika
Ersan Erçelik
