Şiirde esin
- Ersan Kaan Erçelik
- 8 Oca 2019
- 2 dakikada okunur
Şair, benzetmelerine, imgelerine, kısaca şiirine ilham olacak her tür şeye karşı son derece uyanıktır. Farkındalığını, her zaman olmasa da zaman zaman Zen ustaları gibi en üst düzeyde tutar. Bu durumun en güzel yanı, şairin esini yalnız kitap sayfalarında değil, başta doğa olmak üzere, bir duvar yazısı, bir sohbet, okuduğu bir haber, duyduğu bir ezgi gibi her yanda bulabilmesinde yatar. Aldığı esin belki ona sadece bir kıvılcım, bir anahtar, bir iskelet verir ama şair buradan bir yangın çıkartabilir, bir saray inşa edebilir ya da bir vücut meydana getirebilir.
Aslına bakarsanız eğer sonu, ucu şiire çıkacaksa, şair her tür yolu, yöntemi uygulamaya hazırdır. Yeter ki, şiir yazarken kullansın. Çünkü yazma sürecinde şair için hayat neyse, şiir de odur. Şair bu yaratım sürecinde sancılar çekebilir, yalnızlığı hiç kimselere benzemeyebilir ama süreçten hayıflanmaz, aksine müthiş bir zevk alır. Bunun temel sebebi, esin tarafından ele geçirilmiş, büyülenmiş olmasıdır.
Örneğin, Edip Cansever'in yakın arkadaşı Yalçın Yalın şöyle diyor: "Benim bir takım benzetmelerim vardı, Edip bunları pek sevmezdi. Yalnız bir tanesini çok sevdi ve şiirine soktu. Oteller Kenti'nde var. Şöyle bir şey: Benim karımın bir arkadaşı estetik ameliyat oldu, yüzünden. O da bunu duydu. Ben de o gün karımla onu ziyarete gitmiştim Fransız Hastanesi'ne. Kadını görünce dedim ki, hani eski bakkallarda, köy bakkallarında en son satılan bebekler vardır ya, taş bebekler. Boyalıdır ama yüzleri tozludur. Kutu içinde şöyle durur. Ameliyat olan kadının yüzü öyleydi, dedim. Müsaade eder misin, bunu kullanacağım, dedi. Yüzü en son satılan bebek gibi olan... Şimdi tam hatırlamıyorum nasıl yazdığını."*
Yalçın Yalın'ın tam hatırlayamadığı dize Sera Oteli adlı şiirde tam olarak şöyle geçer: "İlkyaz, dedim, en son satılan bir bebek gibi tozlu."
Hakiki şair için, şiir her zaman, her yerdedir. Şair de bunu fark "edip", en büyülü, en etkin, en güçlü, en yaratıcı haliyle şiire taşıyan sanatçıdır. Şiir tamamen şairin yaratıcılığı, düş gücüyle muazzam bir sanat eseri olmaz. Şiir, şairin duyargalarını açık tutması, farkındalığı, becerisi ve yaratıcılığı sayesinde dilde kurduğu kendi evidir.
Şiirde esin için doğadan daha büyük zenginlik yoktur. Şair yaşadığı sürece, her an şiir için birçok unsur, pek çok işaret vardır. Şair bu işaretleri, izleri gören kişidir. Bu izleri örneğin karda takip eden yaşlı bir Kızılderili yanılma ihtimali ne kadar azsa, hakiki şairin şiire ulaşmama ihtimali de o kadar azdır.
Dionysos Sayıklamaları, Poetika
Ersan Erçelik
*Edip'in Lastik Topu, haz.: Ülkü Uluırmak, sayfa 52
