Bilinmeyene açık olmak
- Ersan Kaan Erçelik
- 3 Oca 2019
- 1 dakikada okunur
Bir şairin şiirini alabildiğine değiştirmesi, genişletip geliştirebilmesi önemlidir. İzlediğim kadarıyla Türk şiiri bu yönden hayli zengin olsa da şimdi dergi çarşı pazarında bu unutulmuş durumda. Şairin gerçekliği sürekli değişebilir, ne var ki şiirini ilk başladığı yer ile ilgisi olmayan bir yere taşımamışsa, bir envi yerinde sayıyor demektir. Kendini usta olarak gören şairlerin bugün geldiği nokta tek kelimeyle özetlenebilir: Hüsran. Çünkü aynı şiiri kopyalar gibi çoğaltıp duranlar, bugün şiir üstüne en çok bağıranlar.
Nâzım Hikmet bu değişim yolculuğuna çıkmış olmasa hiç Saman Sarısı'nı, Severmişim Meğer'i yazabilir miydi? Garipçilerden Oktay Rifat ve Melih Cevdet'in ironi, siyasi dozu ağırlıklı şiirlerden nerelere geldiklerini kağıt üstünde hemen görebilirsiniz. Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar gibi, İkinci Yeni başlığı adı altına sokulmaya çalışılan şairler bile şiirlerini başladıkları noktalardan çok farklı yerlere taşımışlardır.
O halde bir şair için en büyük tehlike, o diri, genç, coşkulu damarı unutarak, bir takım söz oyunlarına, bilinen şiir bilgilerine yaslanmak, yeni ufuklara açılmayı unutmak, şiir üstüne bunca bağırıp çağırırken şiiriyle birlikte yürümeyi unutmaktır. Çünkü hakiki şiir daima bilinmeyene, genç olana, yeniye açıktır.
Dionysos Sayıklamaları, Poetika
Ersan Erçelik
