30 Aralık: Acı ve mutsuzluk
- Ersan Kaan Erçelik
- 30 Ara 2018
- 1 dakikada okunur
"Mutluluğu zevkten ayırdığımız gibi, acıyı da mutsuzluktan ayırmalıyız. İnsan, acıyı çeker, ama mutsuzluğu yaratır. Acı çekmemize neden olabilecek birçok şey vardır; kimi zaman sınırlı ölçüde de olsa bunlarla baş edebiliriz, ama çoğu zaman elimizden hiçbir şey gelmez. Özürlü doğmak, hasta olmak, sevdiği birini yitirmek, kendini bir savaşın ortasında bulmak ya da doğal bir felaket yaşamak irademizi aşan şeylerdir.
Oysa mutsuzluk, yani bu acıları yaşama biçimimiz bambaşka bir şeydir. Mutsuzluk, elbette bu dış koşulların doğurduğu fiziksel ya da manevi acılardan kaynaklanabilir, ama özünde bu koşullara bağlı değildir. Acıyı, mutsuzluğa dönüştüren zihnimiz olduğuna göre, onun algılamasına egemen olmak da zihnimize düşer. Zihin etkilenebilir özelliktedir. Hiçbir şey ona onarılmaz bir acıyı dayatamaz. Düşüncelerimizi yönetme, dünyayı algılama ve yorumlama biçimimizde çok küçük ölçüde de olsa meydana gelen bir değişiklik, yaşamımızı olağanüstü dönüşüme uğratabilir.
Böyle bir dönüşüm gerçekleştiğinde, erkek ya da kadın olsun, zihnine egemen olup derin bir iç huzur geliştiren birinin, pratik olarak dış koşullardan etkilenmeyen bir insan haline geleceğini kavramamak elde mi? Böyle insanlara adım başı rastlanmamakla birlikte, bunların yalnızca varlığı bile, yaşamımızı sürdürmemizde ve yönlendirmemizde bizim için çok büyük bir anlam ifade eder."
Matthieu Ricard, Mutluluğa Övgü, sayfa 44
