29 Aralık: Yalınlığın avutuculuğu

"Sözümüzü yalınlaştırmak, durmadan ileri geri konuşup gereksiz sözler etmekten kaçınmaktır. Özellikle de etrafa başkalarının kalbine saplanan oklar savurmaktan vazgeçmektir. Sıradan söyleşiler 'yankının yankısır' diye yakınıyordu keşiş Patrul Rinpoche. Yalnızca gereksiz olmakla kalmayıp açgözlülük, hınç, kendini beğenmişlik sergileyen sözlere boğulmak için televizyonu açmak ya da bir akşam bir kibar toplantısına katılmak yeterlidir.

Sözü edilen amaca ulaşmak için gerekli olan, çevremize, tepeden bakan bir suskunluk duvarı örmek değil, doğru bir sözün ne olduğunun ve zamanının değerinin bilincine varmaktır. Doğru söz, etkisi yalnızca bizi oyalamak ve kafamızı karıştıracak şeylerin tohumunu atmak olan gevezeliklerden, bencil yalanlardan, yaralayıcı sözlerden ve dedikodulardan kaçmayı sağlar. Koşullarla her zaman uyumludur, tatlıdır ya da duruma göre kesindir ve özgeci, kendine egemen bir kafanın ürünüdür.

Yalın düşünceli olmak, saf olmak değildir. Tersine, yalın düşünceliliğe bilinçlilik eşlik eder. Yalınlık, gölün tabanını görmemizi sağlayan berrak su gibi, başıboş düşünceler örtüsünün ardında var olan zihnin yapısını görmemizi sağlar.

André Comte-Sponville'in çok esinleyici biçimde ifade ettiği gibi: 'Alçakgönüllü kişi soluk alır gibi yaşar, daha fazla çabaya üne gerek duymaz; başkalarını etkilemesine, bir şeyden utanmasına gerek yoktur. Yalınlık, yaşama eklenecek bir erdem değildir. Ona hiçbir şey eklemediğine göre, yaşamın ta kendisidir. (...) Kendisini çevreleyen 'her şey'den başka zenginliği yoktur. 'Hiçbir şey'den başka hazinesi yoktur. Yalınlık özgürlüktür, hafifliktir, saydamlıktır. Hava kadar yalın, hava kadar özgür. (...) Yalın kişi kendini ciddiye almaz, kendine acımaz da. Kendin yolunu yürek hafifliğiyle, ruh huzuruyla, başka amaç gütmeden, başka şeylere özlem duymadan, sabırsızlık göstermeden izler. Dünya onun krallığıdır, bu da ona yeter. İçinde bulunduğu an, onun sonsuzluğudur., onu kucaklar. Kanıtlaması gerekn hiçbir şey yoktur, çünkü hiçbir niteliğini öne çıkarmak istemez. Hiçbir şey aramasına gerek yoktur, çünkü her şey orada, elinin altındadır. Yalınlıktan daha yalın ne olabilir? Daha hafif ne olabilir? O, bilgelerin erdemi ve ermişlerin bilgeliğidir."

Matthieu Ricard, Mutluluğa Övgü, sayfa 115