14 Ekim: İç hissiyat
- Ersan Kaan Erçelik
- 14 Eki 2018
- 1 dakikada okunur
Çocukken vücuduma çok yabancılaşmış ve ondan kopmuştum (Amana). Herkesin dışsal şeylere odaklandığı bir ortamda büyüdüm ve etrafımdaki insanların acı dolu ve yüzeysel şekilde ilişki kurduklarına şahit oldum. Aynı zamanda duygular anormal bulunduğu için herhangi bir şey hissetmek de tehdit ediciydi. Bunu sonucu olarak, vücudumu hissetmeyi bıraktım ve ergenliğim süresince sigaralarla, haplarla, uykudan mahrum kalarak ve abur cubur yiyerek kendime kötü davrandım. Sonra kilo vermek için rejim yapar ve kalori takıntılı bir hâle gelirdim.
Yirmilerimin başında terapi gruplarına ve meditasyona başladığımda, vücudum hakkında ilk kez neden hoşlanacağına, ne yemek istediğine ve nasıl hareket etmek istediğine dair bir iç hissiyat oluşturmaya başladım. Vücudun hislerini an ve an dinlemeyi, buna saygı duymayı öğrendim. Doğada yürüyüş yapmaya, dans etmeye, koşmaya ve yoga yapmaya başladım. Şimdi, ergen kilomla aynı kilodayım - 20 yıl önceki fakat asla rejim yapmadım ve artık kaloriler ile ilgilenmiyorum. İstediğim şeyleri yiyorum ve hiç mücadele olmadan vücudum kendisi ile uyum içinde.
Krishnananda & Amana, İlişki Sanatı, sayfa 142.
