3 Eylül: Eylem, aktivite değildir; aktivite ise, eylem değildir
- Ersan Kaan Erçelik
- 3 Eyl 2018
- 2 dakikada okunur
Öncelikle eylemin doğası ve altında neler yattığının anlaşılması gerekir. Aksi halde rahatlamak mümkün değildir. Gevşemek istesen bile eğer eyleminin doğasını izlemediysen, gözlemlemediysen, fark etmediysen bu imkansız olacaktır. Çünkü eylem basit bir olgu değildir. Birçok insan gevşemek ister ama bunu yapamaz. Gevşemek filizlenme gibidir, onu zorlayamazsın. Bütün olguyu anlaman gerekir. Neden bu kadar aktifsin? Neden aktiviteye bu kadar vakit harcıyorsun? Neden bu konuda saplantılısın?
İki kelimeyi unutma: Biri eylem, diğeri de, aktivite. Eylem, aktivite değildir. Aktivite ise, eylem değildir. Doğaları birbirine zıttır. Eylem, bir durumun talebi üzerine hareket etmektir, karşılık vermektir. Aktivitede ise durum önemli değildir. Bir yanıt değildir. O durum içinde rahatsız olman, aktif olmanın bir bahanesi olur.
Eylem, sessiz bir zihinden çıkar. Dünyanın en güzel şeyidir. Aktivite ise huzursuz zihinden çıkar ve en çirkinidir. Eylemin bir konusu vardır. Aktivitenin konusu önemsizdir. Eylem anlık yaşanır, kendiliğinden oluşur. Aktivite ise geçmişle doludur. Yaşanan ana karşılık değil, geçmişten beri içinde taşıdığın huzursuzluğun o anda ortaya dökülmesidir. Eylem yaratıcıdır, aktivite ise yıkıcı. Seni yok eder, başkalarını yok eder.
Aradaki ince farkı görmeye çalış. Örneğin, acıktığın zaman yemek yersin. Bu eylemdir. Ama aç değilsen, açlık hissetmiyor olmana rağmen yemek yemeye devam ediyorsan, bu aktivitedir. Bu çeşit yemek bir tür şiddettir. Yemeği yok ediyorsun. Dişlerinle eziyor ve yemeği yok ediyorsun. İçindeki huzursuzluğu bir parça olsun dışarı vuruyorsun. Acıktığın için değil, sadece içindeki şiddet duygusunu tatmin etmek için yemek yiyorsun.
Hayvanlar dünyasında şiddet ağız ve ellerle ilişkilidir; pençeler ve dişlerle. Hayvanlar dünyasında şiddet barındıran iki şey budur. Yemek yerken ikisi bir araya gelir. Yemeği eline alır ve ağzınla yersin. Şiddet ortaya çıkar. Ama eğer bir açlık yoksa, bu bir eylem değildir; hastalıktır. Bu aktivite bir saplantıdır. Elbette bu şekilde yemeye devam edemezsin, çünkü, o zaman çatlarsın. O yüzden insanlar çeşitli numaralar icat etti: Tütün ya da sakız çiğniyor, sigara içiyorlar. Bunlar sahte yemeklerdir. Herhangi bir besin değerleri yoktur. Ama şiddet konusunda aynı derecede etkilidir. Oturmuş sakız çiğneyen bir adam. Ne yapıyor? Birini öldürüyor. Eğer farkına varırsa, zihninde bir öldürme fantezisi bulunuyor olabilir ve o sakız çiğniyor. Kendi içinde çok masum bir aktivite. Kimseye bir zarar vermiyorsun ama senin için çok tehlikeli. Çünkü ne yaptığının kesinlikle bilincinde değilsin. Sigara içen biri ne yapıyor? Çok masum görünen bir yolla içine duman alıp veriyor, nefes alıp veriyor. Bir nevi hastalıklı Pranayama. Bir çeşit laik transandantal meditasyon. Bir Mandala yaratıyor. İçine duman çekiyor, üflüyor; çekiyor, üflüyor. Bir Mandala, bir döngü yaratıyor. Sigara içerek bir çeşit şarkı söylüyor; ritmik bir şarkı. Rahatlıyor, iç huzursuzluğu biraz olsun azalıyor.
Bunu hiç aklından çıkartma, neredeyse yüzde yüz doğrudur: Eğer birisi ile konuşurken o kişi sigarasına uzanıyorsa bu onun canının sıkıldığını gösterir. Hemen onun yanından ayrılmalısın, seni dışarı atmak istiyordur. Bunu yapamaz çünkü çok kaba olur. Sigarasına uzanıyor, artık doldum, çok sıkıldım diyor. Hayvanlar dünyasında senin üzerine atlamış olurdu. Ama yapamaz. O bir insan, medeni bir yaratık. O yüzden sigarasına atlıyor, onu içmeye başlıyor. Artık senin için endişelenmiyor. Kendi sigara içme döngüsünün ritmine kapanmış durumda rahatlıyor.
Ancak bu aktivite senin saplantılı olduğunu gösteriyor. Kendin olarak kalamıyorsun, sessiz kalamıyorsun, eylemsiz kalamıyorsun. Aktiviteler aracılığı ile deliliğini, çılgınlığını dışarı vuruyorsun.
Osho, "Yaratıcılık"tan
