29 Ağustos: Üstün insan Tao'yu duyunca...
- Ersan Kaan Erçelik
- 29 Ağu 2018
- 2 dakikada okunur
Lao-tzu şöyle der:
Üstün insan Tao'yu duyunca
Onu hayata geçirebilmek için elinden geleni yapar
Vasat insan Tao'yu duyunca
kimi zaman yaşar onu,
kimi zaman kaybeder onun izini
Seviyesiz insan duyunca Tao'yu
kahkahalarla güler,
Gülmeseydi eğer, Tao olmayacaktı zaten.
Çünkü aslında Tao'yla ne kastedildiğini -özel bir anlamla- 'aklı bir kenara bırakmadan' kavrayabilmek mümkün değildir. Bilinçli zeka dünyaya soyutlamalar ağı içerisinde yapışmaya ve yaşamın katı kategorilerine bağlı kalarak, Tao'yu hayata uygun hale getirmeye ısrar etmeye devam ettikçe, Taoculuk'un ruhu anlaşılamadan kalacak ve söz konusu zeka kendisini tüketecektir.
Tao sadece, ince ve yalın wu-wei sanatını uygulayan zihin için ulaşabilirdir. Wu-wei, Tao'dan sonra gelir ve Taoculuk'un ikinci önemli prensibidir. "I Ching"in Çin zihnine kararlara kendiliğinden varma konusunda bir deneyim kazandırdığını görmüştük. Kişinin zihnini nasıl yalnız başına bırakabileceğini bildiği ve kendi basına iş görmesi konusunda ona güvendiği ölçüde etkili olan kararlardı bunlar, işte wu-\vei budur.
Wu kelimesi '-sizlik, sizlik' ya da ' olmama' anlamlarına gelir. Wei kelimesi ise "yapmak, etmek" "çabalamak", "kendini zorlamak", veya "meşgale" gibi anlamlara sahiptir. Şimdi görüş açısıyla ilgili örneğimize geri dönelim. Bu örnekte, nesnelere direk olarak değil fakat gözlerimizin kenarlarını kullanarak ve kenarlarından baktığımız zaman, çevresel vizyonun en etkili halini aldığını söylemiştik. Örneğin uzaktaki bir şeyin, bir saatin detaylarını görmek istediğimizde gözler ısrarla zorlanmamalı, görmek için çabalamamalı; gevşetilmelidir. Ağız ve dil köşelerini istediğimiz kadar zorlayalım, bu, yemeğin tadını daha iyi almamızı sağlayamayacaktır. Dilin ve gözlerin işlerini, kendi başlarına yapmaları için onlara bırakmalıyız.
Öte yandan, aşırı bir şekilde merkezi görüş yeteneğimize, gözlerin ve zihnin keskin spot lambalarına dayanmayı, bağlı kalmayı alışkanlık haline getirmişsek; çevresel görüş yeteneğimizin güçlerini yeniden kazanmak, ilk önce keskin ve çabalayan bakışlarımızı sakinleştirmedikçe epey zor olacaktır. Bunun zihinsel, psikolojik dengi, Lao-tzu ve Chuang-tzu'nun kendisinden sık sık bahsettiği özel bir çeşit 'aptallık'tır. Zihnin salt 'durgunluğu' değildir bu, burada bir 'kavrayamamazlık' sözkonusudur.
Chuang-tzu'nun ifadesiyle:
"Mükemmel insan zihnini bir ayna gibi kullanır. Hiçbir şeyi kavramaz, hiçbir şeyi reddetmez. Alır fakat tutmaz. Son derece katı bir berraklığı telafi edebilmek için kendisini biraz bulandırdığı bile söylenebilir."
Alan Watts, "Zen Yolu"ndan
