top of page

27 Ağustos: Alan Watts'dan Tao düşüncesi

  • Yazarın fotoğrafı: Ersan Kaan Erçelik
    Ersan Kaan Erçelik
  • 27 Ağu 2018
  • 3 dakikada okunur

I. TAO DÜŞÜNCESİ

Zen Budizm, çağdaş Batı düşüncesinin şekilci sınıflandırmalarından hiçbirisine uymayan bir yaşam görüşü ve yoludur. Felsefe ya da bir din olmadığı gibi psikoloji veya herhangi bir bilim dalı da değildir. Fakat Hindistan ve Çin'de "özgürlük yolu" olarak adlandırılan kavramın bir örneğidir ve bu açıdan, Taoculuk, Yoga ve Vadenta'yı andıran bir yönü vardır. Biraz sonra da görüleceği gibi bu tür bir özgürlük yolunu pozitif tanımlamalarla anlatmak pek mümkün değildir. Dolayısıyla büyük bir kaya bloğundan taş parçacıklarını yontup atarak ortaya bir eser çıkaran heykeltıraşın yaptığı gibi onun ne olduğundan çok ne olmadığı söylenerek anlatılması gerektiği kanısındayız.

Tarih perspektifinden bakılınca Hint'ten ziyade Çin'li olmasına rağmen Zen, Hint ve Çin kültürlerinin köklü geleneklerinin hayata geçirilmesi olarak görülebilir. On ikinci yüzyıldan itibaren ise Japon kültürüne kök salmış ve en yaratıcı şeklini burada kazanmıştır. Bu büyük kültürlerin verdiği bir meyve, ayrıca bir özgürlük yolunun özgün ve kendine has didaktik örneği olarak Zen, Asya'nın dünyaya sunduğu en kıymetli hediyelerden biridir.

Aslında Zen'in kaynağı Taocu olduğu kadar Budacıdır da. Fakat damaklarda böylesine özgün bir Çin tadı bıraktığı için bir özgürlük yolunun ne anlama geldiğini, Zen'in Çin kültürü içindeki kökenlerini sorgulayarak ve aynı zamanda bu Taoculuk örneğinden faydalanarak anlamaya çalışmak, başlangıç için en akıllıcası olacaktır.

Zen'in Batılı bir öğrenciye zor ve şaşırtıcı gelmesinin ardında yatan neden, böyle bir kişinin Çin düşünce yöntemlerine yabancılığıdır. Bu düşünce yöntemleri Batıdakilerden son derece farklıdır ve aslında işte bu yüzden özel bir değeri olduğu söylenebilir. Çünkü bu fark Batılılara kendi düşüncelerine eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşabilme konumu sağlar. Bu noktada mesele sadece Kant'ın Descartes'tan veya Kalvinistlerin Katoliklerden farklı teorileri olduğu gibi; bizim düşüncelerimizden farklı olan düşüncelerin üstesinden gelebilmek değil aslında. Asıl mesele, düşüncelerin temel öncüllerindeki ve düşünce metotlarındaki farklılıkları hakkıyla değerlendirebilmektir. Çünkü bu konu o kadar çok ihmal edilmiştir ki, Çin felsefesinden yaptığımız çeviriler neredeyse karakteristik Batı fikirlerinin Çin terminolojisiyle ifade edilmesi haline gelmiştir. İşte bu, Asya felsefesini, Batının bilim diliyle yorumlamanın kaçınılmaz bir dezavantajıdır. Çünkü kelimeler ancak benzer deneyimleri paylaşan insanlar arasında iletişim sağlayabilir.

İngilizce gibi son derece zengin ve ince bir ifade yeteneğine sahip olan bir dilin, basit bir şekilde, Çin düşüncesini ifade etme konusunda yetersiz kaldığını iddia edecek kadar ileri gitmek niyetinde değilim. Aksine Taoculuk ve Zen'in bu dilde henüz istenilen seviyeye ulaşamamış bazı Çin ve Japon öğrencilerinin inandığından çok daha fazlasını da yapabilir İngilizce. Aslında, dilde görülen bu zorluk, şimdiye kadar konuya akademik ve bilimsel yaklaşım yollarından ayrılamaz görüntüsü çizen düşünce metotlarında olduğu kadar çok değil. Doğu zihniyetinin anlaşılması güç, mantıktan uzak, akıl sır ermez olduğu yönündeki izlenimlerin ardında yatan neden, bu metotların Taoculuk ve Zen gibi konularla uyuşamamasıdır. Ayrıca bu konuların, bizim kendi kültürümüze ait herhangi bir şeyle ilişki kuramamasının nedenini onların bu kadar özgün bir biçimde Çin ve Japon olmalarında aramaya gerek yoktur. Her ne kadar, Batı düşüncesinin kalıplaşmış bölümlerinin hiçbirinin bir "özgürlük yolu"na karşılık gelmediği doğruysa da; R. H. BLYTH'in "İngiliz Edebiyatında Zen" isimli harika çalışması Zen'in temel prensiplerinin aslında evrensel olduğunu göstermiştir.

Taoculuk ve Zen'in, Batı zihniyetine ilk bakışta bu kadar karışık gelmesinin nedeni insan hakkında sınırlı bir bakış açısına sahip olmamızdır. Bizim için neredeyse bilginin tamamı bir Taocunun "Kalıplaşmış" diye isimlendireceği bilgidir. Çünkü kelimelerle, matematiğin veya müziğin sembolleri gibi başka bazı kalıplaşmış işaret sistemleriyle tasvir edemediğimiz birşeyi gerçekten bildiğimizi kabul etmeyiz. Bu tür bilgi kalıplaşmış bilgidir, çünkü iletişimin kuralları üzerinde varılan toplumsal bir fikir birliğiyle ortaya çıkar. Aynı dili konuşan insanlar arasında hangi kelimenin neyi temsil ettiği konusunda sessiz bir anlaşma sözkonusudur. İşte aynen bunun gibi, her toplum ve kültürün üyeleri de şeylerin ve eylemlerin değerlendirilmesi ve sınıflandırılmasıyla ilgili olarak yapılmış her türlü anlaşmaya bağlı bir şekilde varlığını sürdüren iletişim bağlarıyla birbirlerine kenetlidir.

Alan Watts, "Zen Yolu"ndan

 
 
 
Son Paylaşılanlar
Etiket Bulutu

Zen Meditasyon Zazen Aşk Şiir Bilgelik Poetika Zen Budizm Japonya Koan 

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page