26 Ağustos: Var olduğu haliyle insan bir makinedir
- Ersan Kaan Erçelik
- 26 Ağu 2018
- 3 dakikada okunur
Uyanıklık hayata giden yoldur. Ahmak zaten ölüymüşçesine uyur ama usta uyanıktır ve sonsuza dek yaşar. O izler. O berraktır. Ne mutlu ona! Uyanık olmanın hayat olduğunu gördüğü için. Ne mutlu ona ki uyanmışların yolunu takip eder. Mutluluk ve özgürlük arayışında büyük bir sebatla meditasyon yapar. —Gautama Buda'nın "Dhammapada" isimli kitabından. Etrafımızda olup bitenlere kesin bir dikkatsizlik gösterir halde yaşayıp gidiyoruz. Evet, bir şeyleri yapma konusunda oldukça yetkinleştik. Yapmakta olduğumuz şeyleri yapmakta o kadar yetkinleştik ki, onu yapmak için hiçbir farkındalığa ihtiyaç kalmadı. Mekanik, otomatik hale geldi. Robotlar gibi işliyoruz. Henüz insan olmadık; makineyiz. George Gurdjieff'in tekrar tekrar söylediği de buydu: Var olduğu haliyle insan bir makinedir. O pek çok insanı rahatsız etti çünkü kimse bir makine olarak anılmak istemez. Makineler tanrılar olarak adlandırılmak isterler; o zaman çok mutlu hissederler, şişinirler. Gurdjieff insanları makineler olarak adlandırmıştı ve haklıydı da. Kendini izleyecek olursan ne kadar mekanik olarak davrandığını bileceksin. Rus fizyolog Pavlov ve Amerikalı psikolog Skinner insanlar hakkında yüzde 99.9 oranında haklılar: Onlar insanın güzel bir makine olduğuna inanıyorlar, hepsi bu! Onun içinde ruh yok. Onlar yüzde 99.9 haklı diyorum; küçük bir marjla tutturamıyorlar sadece. Bu küçük marj Budalardır, uyanmış olanlardır. Ama onlar mazur görülebilir çünkü Pavlov hiçbir zaman bir Buda ile karşılaşmadı; o senin gibi milyonlarca insana rastladı.
Skinner insanlar ve fareler üzerinde çalışmıştır ve bir fark bulamamıştır. Fareler basit varlıklardır hepsi bu; insan biraz daha karmaşıktır. İnsan oldukça karmaşık bir makinedir, farelerse basit makinelerdir. Fareler üzerinde çalışmak daha kolaydır; o nedenle psikologlar sürekli fareler üzerinde çalışır. Fareler üzerinde çalışıp insan hakkında sonuçlara varırlar ve onların vardıkları sonuçlar neredeyse doğrudur. "Neredeyse" diyorum, dikkatini çekerim çünkü bu yüzde birin onda biri gerçekleşmiş olan en önemli olaydır. Bir Buda, bir İsa, bir Muhammed; bu az sayıdaki uyanmış insanlar gerçek insanlardır. Ama B.F. Skinner bir Budayı nerden bulsun? Amerika'da olmadığı kesin... Adamın biri bir hahama sordu, "Neden İsa yirminci yüzyıl Amerika'sında doğmayı seçmedi?" Haham omzunu silkti ve dedi ki, "Amerika'da mı? Bu mümkün olmazdı. Her şeyden önce bir bakireyi nerden bulacaksın? İkincisi, üç tane aklı başında adamı nereden bulacaksın?" B.F.Skınner bir Buda'yı nereden bulsun? Hatta bir Buda'yı bulsa bile onun önceden belirlenmiş önyargıları, düşünceleri görmesini engelleyecekti. O farelerini görmeyi sürdürecekti. Farelerin anlayamadığı hiçbir şeyi anlayamaz o. Şimdi, fareler meditasyon yapmazlar, fareler aydınlanmazlar. Ve o insanı bir farenin büyütülmüş hali olarak tahayyül ediyor. Ve ben yine de onun insanlığın çok büyük bir kısmı hakkında haklı olduğunu söylüyorum; onun çıkarımları yanlış değil ve Budalar onunla sözde normal insanlar konusunda aynı fikirde olacaktır. Normal insanlık tamamen uykuda. Hayvanlar bile o kadar uykuda değil. Hiç bir geyiği ormanda gördüğün oldu mu; öylesine tetikte görünür ki, öylesine dikkatli yürür ki? Hiç bir kuşu ağaçta otururken gördün mü; etrafında olup bitenleri öylesine zekice gözlemeye devam eder ki? Kuşa doğru yürürsün; izin verdiği belli bir alan vardır. Onun ötesine bir adım daha at ve uçup gider. Onun kendi alanıyla ilgili belli bir farkındalığı vardır. Şayet birisi bu alana girecek olursa tehlikelidir. Etrafına bakacak olursan şaşıracaksın: İnsan yeryüzündeki en derin uykudaki hayvandır. Kadının biri şık bir genelevin eşyalarının satıldığı bir müzayededen bir papağan satın alır ve kuşun kafesinin üzerini küfürbaz dilini unutacağını umut ederek iki hafta boyunca kapatır. Kafesin üzerindeki örtü sonunda kaldırıldığında papağan etrafa bakınır ve, "Aurrk! Yeni ev. Yeni madam" der. Kadının kızları odaya girdiğinde ekler, "Aurrk! Yeni kızlar." Kocası akşam eve geldiğindeyse papağan der ki, "Aurrk! Aurrk! Hep aynı eski müşteriler!" İnsan düşmüş bir haldedir. Aslında Hıristiyanların Adem'in düşüşü, kovulması meselinin anlamı budur. Neden Adem ve Havva cennetten kovuldular? Kovuldular çünkü bilgi meyvesini yediler. Kovuldular çünkü zihinlere dönüştüler ve bilinçlerini kaybettiler. Zihin haline gelirsen bilincini yitirirsin; zihin uykudur, zihin gürültüdür, zihin mekanikliktir. Zihin olursan bilinç kaybedersin. Öyleyse yapılması gereken tüm şey tekrar bilinçli olmak ve zihni kaybetmektir. Sisteminde bilgi olarak topladığın şeyleri çöpe atmak zorundasın. Seni uykuda tutan şey bilgidir; dolayısıyla bir insan ne kadar çok bilgiliyse o kadar çok uykudadır.
Osho, "Farkındalık"tan
