28 Haziran: Vedantacılık

Günümüzde Hindistan'da gerçekten yayılmış olan mezhep, Mimamsakalar veya Vedantancılardır. Onların felsefesine Vedantacılık denir. Hint felsefesindeki tüm okullar kaynağını Vedanta'dan veya Upanişadlardan alır ama tekçiler bu adı özellikle benimsediler çünkü tanrıbilim ve felsefelerini, sadece ve sadece Vedanta'ya dayandırmak istediler. Zamanla Vedanta yaygınlık kazandı ve Hindistan'da bugün mevcut tüm mezhepler şu veya bu şekilde, bu okulla ilişkilidir. Bununla birlikte söz konusu mezhepler, bazı konularda görüş ayrılığına düşmüştür.

Vedantacılar arasındaki görüş ayrılıkları üç noktada toplanmaktadır ancak hepsi Tanrı'ya inanırlar. Ayrıca Vedantacıların hepsi Vedaların, Tanrı'nın vahyi olduğuna da inanırlar; ama tam olarak Hıristiyan veya Müslümanların inandığı anlamda değil. Onlara göre Vedalar, Tanrı'nın bilgisinin dışavurumudur. Tanrı ezeli ve ebedi olduğundan, onun bilgisi ebediyen onun bir parçası olduğundan, Vedalar da ebedidir.

Ortak bir inanç daha var: Döngüsel yaratılış, yani yaratılışın tümünün bir görünüp bir kaybolduğu, onun açıldığı ve giderek belirginleştiği, çok çok uzun bir sürenin sonunda da giderek hassas ve belirsiz hale geldiği, çözülüp yatıştığı ve ardından da bir sükunet döneminin egemen olduğu... Sonra yine belirginleşmeye başlar ve aynı süreçten geçer.

Vedantacılar, Âkâsha dedikleri bir maddeyi varsayarlar. Bu madde, bilim adamlarının eter maddesine benzer. Ayrıca Prâna denen bir güce inanırlar. Evrenin, Prana'nın titreşimiyle meydana geldiğini söylerler. Bir döngü sona erdiğinde, doğanın tüm tezahürleri incelir ve ne görünebilen ne de hissedilebilen ama her şeyin kendisinden çıktığı Akasha halini alır.

Doğada yerçekimi, çekme ve itme gücü veya düşünce, duygu ve sinirsel hareket gibi tüm güçler dağılıp çözülerek Prana haline gelir ve Prana'nın titreşimi durur. Bir sonraki döngü başlayana kadar bu durum devam eder. Sonra Prana titreşmeye başlar. Bu titreşim Akashaya etki eder ve tüm suretler belirli bir sırayla ortaya çıkar.

Swami Vivekananda, "Kendinize Güvenin", sayfa 62