13 Haziran: İsimlendirmeden algılamak
- Ersan Kaan Erçelik
- 13 Haz 2018
- 1 dakikada okunur
Çoğu insan, etraflarını saran dünyanın belli belirsiz farkındadır; özellikle de çevreleri kendilerine tanıdık geliyorsa. Zihinlerindeki ses, dikkatlerinin büyük bölümünü meşgul eder. Bazı insanlar, yolculuk yaptıklarında ve yeni yerlere ya da yabancı ülkelere gittiklerinde daha uyanık olurlar, çünkü böyle zamanlarda algıları bilinçlerini, düşüncelerden daha çok kullanır. Daha fazla şimdide olurlar.
Ama bazı insanlar, böyle zamanlarda bile tamamen zihinlerindeki sesin kontrolünde kalmaya devam ederler. Algıları ve deneyimleri, anlık yargılarla bozulur. Aslında hiçbir yere gitmemişlerdir. Sadece vücutları yolculuk yapıyordur ama kendileri hep oldukları yerdedirler. Kendi zihinlerinde.
Çoğu insanın gerçekliği budur: Bir şey algılandığı anda, ego tarafından isimlendirilir, yorumlanır, başka bir şeyle karşılaştırılır, sevilir ya da sevilmez, iyi ya da kötü diye tanımlanır. Düşünce biçimlerinde, nesne bilincinde sıkışıp kalmışlardır.
Bilinçsiz isimlendirmeler durmadığı ya da en azından farkına varmadığınız sürece, ruhsal uyanış gerçekleşmez. Egonun gözlemlenmeyen zihin olarak yerinde kalmasının nedeni, bu isimlendirmeleridir. İsimlendirmelerden vazgeçtiğinizde ya da en azından bunların farkına vardığınızda, içsel boşluk oluşur ve zihninizin esiri olmaktan kurtulursunuz.
Eckhart Tolle, "Var Olmanın Gücü", sayfa 244-245.

