top of page

28 Mayıs: Bilinçli farkındalık nedir?

  • Yazarın fotoğrafı: Ersan Kaan Erçelik
    Ersan Kaan Erçelik
  • 28 May 2018
  • 2 dakikada okunur

Bilinçli farkındalık, dikkatin bilerek ve isteyerek şimdiki ana yönetilmesine ve yaşananların yargılanmadan ve oldukları gibi kabul edilmesine dayanan bir farkında olma durumudur.

"Dikkatin neye yöneltilmesi?" diye sorabilirsiniz. Her şeye, ama özellikle de hayatın ihmal ettiğimiz ve çantada keklik saydığımız veçhelerine. Örneğin, kendimizi nasıl hissettiğimiz, zihnimizden nelerin geçtiği ve herhangi bir şeyi nasıl bildiğimiz ve ne şekilde algıladığımız gibi deneyimlerin temel bileşenlerine dikkat ederek işe başlayabiliriz.

Bilinçli farkındalık, dikkatimizi herhangi bir anda yaşadığımız bir deneyimin bizim arzu ettiğimiz gibi olmasına değil, o an her ne durumda ise o haline odaklamamız anlamına gelir. Dikkati bu şekilde odaklamak neden yararlıdır? Bu tür bir davranış, moral bozukluğunun devam etmesine ve geri gelmesine neden olan saplantılı düşüncelerin tam bir antitezidir de ondan.

Birincisi, bilinçli farkındalık içine girmek bilerek ve isteyerek yapılan bir eylemdir. Bilinçli farkındalığımızı geliştirdiğimiz vakit, şu anki gerçeğin ve önümüzdeki seçeneklerin daha çok farkında oluruz, yani farkındalıkla hareket ederiz. Ruminasyon ise tam aksine, bizi tetikleyen her şeye karşı otomatik olarak verdiğimiz bir tepkidir; yani saplantılı düşünceler içinde kaybolmakla ve gaflet içinde olmakla birebir aynıdır.

İkincisi, bilinçli farkındalık deneyimseldir ve doğrudan şimdiki anda yaşanan deneyimlere odaklanır. Ruminasyon yaptığımızda ise, aklımız doğrudan duyumsal deneyimlerden çok, uzaklarda olan düşüncelerle ve soyutlamalarla meşguldür. Bu durum düşüncelerimizi geçmişe veya hayali bir geleceğe doğru sürükler.

Üçüncüsü, bilinçli farkındalık yargılayıcı değildir. Onun marifeti, yaşadıklarımızı o anki halleriyle görmemize ve nasıllarsa öyle olmalarına izin vermesidir. Halbuki kendini değerlendirme ve yargılama, ruminasyonun ve zihnin aktif halinin vazgeçilmezleridir. Yargılamanın her bir türü (iyi veya kötü, doğru veya yanlış), bizim veya etrafımızdaki şeylerin bir şekilde belirli bir iç veya dış standarda uygun olması gerektiğini ima eder. Kendimizi yargılama alışkanlığı, daha iyi bir hayat yaşamamıza ve daha iyi insanlar olmamıza yardımcı olma kisvesi altında mükemmel şekilde gizlenir. Aslında bu alışkanlık asla tatmin olmayan irrasyonel bir tiran gibidir.

Bilinçli farkındalığını geliştirmiş olsaydı, insanlar da dış olaylar ile hisleri, düşünceleri ve davranışları arasındaki karmaşık bağlantıları fark edebilirler, bunların birbirini ve depresyon girdabını nasıl tetiklediğini her geçen gün daha iyi görebilirlerdi. Şimdi anda yaşadıklarıyla iyi ilişkiler kurmak için daha yeni ve daha akıcı yollar bulabilirler ve artık kendilerini asla sona ermeyecekmiş gibi görünen bir depresyonun içine saplanmış gibi hissetmeyebilirlerdi. Hatta en savunmasız oldukları dönemlerde, kendilerine karşı daha merhametli olmanın bir yolunu bile bulabilirlerdi. Böyle bir durumda da, insanların yeni ilgi alanları yaratma ve yeni arkadaşlar edinme şevkini arttırabilirlerdi.

Bilinçli farkındalık içine girmek, etrafımızda olup da daha önce önemsemediğimiz şeyleri görmeye başlamanın çok ötesinde bir durumdur. Bu tür bir farkındalık, kendimize ve duygusal yaşamamıza yanlış uygulandığı vakit bizi bataklığa saplayan belirli bir ruh halinin farkına varmaktır.

"İyi Hissetme Sanatı", Mark Williams, John Teasdale, Zindel Segal ve John Kabat-Zinn, sayfa 72-73.

 
 
 
Son Paylaşılanlar
Etiket Bulutu

Zen Meditasyon Zazen Aşk Şiir Bilgelik Poetika Zen Budizm Japonya Koan 

  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Google+ Social Icon
bottom of page